Deprecated: mysql_connect(): The mysql extension is deprecated and will be removed in the future: use mysqli or PDO instead in /home/umitseno/fermangazetesi.com/include/conf.php on line 7
Günün Þiiri - FERMAN Gazetesi - Karaman (Gayrýticari_Hobi Sitesi)

Günün Þiiri

EDEBÝYATIMIZIN DEVLERÝNDEN 12 ÞÝÝR DERLEDÝM. HER BÝRÝ BÝR ÞAHASER... ÝSTER OKUYUN GEÇÝN, ÝSTER KOPYALAYIP AKTARIN, ÝSTER BAKIN GEÇÝN...

17 Ocak 2023 12:11
BU GÜN FARKLILIK SUNUYORUZ:

EDEBÝYATIMIZIN DEVLERÝNDEN 12 ÞÝÝR DERLEDÝM.
HER BÝRÝ BÝR ÞAHASER...
ÝSTER OKUYUN GEÇÝN,
ÝSTER KOPYALAYIP AKTARIN, ÝSTER BAKIN GEÇÝN...

GÖNLÜNÜZE BÝR BEYÝT DÜÞERSE
O BEYÝT ÝÇÝNDEKÝ SEVGÝ KÖK SALACAK VE YEÞERECEKTÝR...

1. Sezai Karakoç - Mona Roza,
2. Attila Ýlhan - Ben Sana Mecburum,
3. Ahmed Arif - Hasretinden Prangalar Eskittim,
4. Necip Fazýl Kýsakürek - Kaldýrýmlar,
5. Ýsmet Özel - Amentü,
6. Turgut Uyar - Göðe Bakma Duraðý,
7. Abdurrahim Kakaroç - Mihriban,
8. M. Akif Ersoy - Çanakkale Þehitlerine,
9. Sezai Karakoç - Sürgün Ülke,
10. Yahya Kemal Beyatlý - Sessiz Gemi,
11. Necip Fazýl Kýsakürek - Sakarya Türküsü,
12. Erdem Beyazýt - Sana, Bana, Vatanýma, Ülkemin Ýnsanlarýna Dair.

MONA ROZA - Sezai KARAKOÇ

Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadý kýrýk kuþ merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah güller, ak güller
Ulur aya karþý kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavþanlar daða
Mona Roza, bugün bende bir hal var
Yaðmur iðri iðri düþer topraða
Ulur aya karþý kirli çakallar
Açma pencereni perdeleri çek
Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakýþýn ölmem için yetecek
Anla Mona Roza, ben bir deliyim
Açma pencereni perdeleri çek…
Zeytin aðaçlarý söðüt gölgesi
Bende çýkar güneþ aydýnlýða
Bir niþan yüzüðü, bir kapý sesi
Seni hatýrlatýyor her zaman bana
Zeytin aðaçlarý, söðüt gölgesi
Zambaklar en ýssýz yerlerde açar
Ve vardýr her vahþi çiçekte gurur
Bir mumun ardýnda bekleyen rüzgar
Iþýksýz ruhumu sallar da durur
Zambaklar en ýssýz yerlerde açar
Ellerin ellerin ve parmaklarýn
Bir nar çiçeðini eziyor gibi
Ellerinden belli oluyor bir kadýn
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin ellerin ve parmaklarýn
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Saat onikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göðe bu kadar
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Akþamlarý gelir incir kuþlarý
Konar bahçenin incirlerine
Kiminin rengi ak, kimisi sarý
Ahhh! beni vursalar bir kuþ yerine
Akþamlarý gelir incir kuþlarý
Ki ben Mona Roza bulurum seni
Ýncir kuþlarýnýn bakýþlarýnda
Hayatla doldurur bu boþ yelkeni
O masum bakýþlar su kenarýnda
Ki ben Mona Roza bulurum seni
Kýrgýn kýrgýn bakma yüzüme Roza
Henüz dinlemedin benden türküler
Benim aþkým sýðmaz öyle her saza
En güzel þarkýyý bir kurþun söyler

Kýrgýn kýrgýn bakma yüzüme Roza
Artýk inan bana muhacir kýzý
Dinle ve kabul et itirafýmý
Bir soðuk, bir garip, bir mavi sýzý
Alev alev sardý her tarafýmý
Artýk inan bana muhacir kýzý
Yaðmurlardan sonra büyürmüþ baþak
Meyvalar sabýrla olgunlaþýrmýþ
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsýn ölüler niçin yaþarmýþ
Yaðmurlardan sonra büyürmüþ baþak
Altýn bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kanlý kuþ tüyüne
Bir tüy ki can verir bir gülümsesen
Bir tüy ki kapalý gece ve güne
Altýn bilezikler o kokulu ten
Mona Roza siyah güller, ak güller
Geyve’nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadý kýrýk kuþ merhamet ister
Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
Mona Roza siyah güller, ak güller.

Sezai KARAKOÇ

BEN SANA MECBURUM -Attila ÝLHAN

Ben sana mecburum bilemezsin
Adýný mýh gibi aklýmda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
Ýçimi seninle ýsýtýyorum.

Aðaçlar sonbahara hazýrlanýyor
Bu þehir o eski Ýstanbul mudur
Karanlýkta bulutlar parçalanýyor
Sokak lambalarý birden yanýyor
Kaldýrýmlarda yaðmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun.

Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
Ýnsan bir akþam üstü ansýzýn yorulur
Tutsak ustura aðzýnda yaþamaktan
Kimi zaman ellerini kýrar tutkusu
Bir kaç hayat çýkarýr yaþamasýndan
Hangi kapýyý çalsa kimi zaman
Arkasýnda yalnýzlýðýn hýnzýr uðultusu

Fatih'te yoksul bir gramofon çalýyor
Eski zamanlardan bir cuma çalýyor
Durup köþe baþýnda deliksiz dinlesem
Sana kullanýlmamýþ bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanýyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun.

Belki haziran da mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir þilep sýzýyor ýssýz gözlerinden
Belki Yeþilköy'de uçaða biniyorsun
Bütün ýslanmýþsýn tüylerin ürperiyor
Belki körsün kýrýlmýþsýn telaþ içindesin
Kötü rüzgar saçlarýný götürüyor

Ne vakit bir yaþamak düþünsem
Bu kurtlar sofrasýnda belki zor
Ayýpsýz fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaþamak düþünsem
Sus deyip adýnla baþlýyorum
Ýçim sýra kýmýldýyor gizli denizlerin
Hayýr baþka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin.

Attila ÝLHAN

HASRETÝNDEN PRANGALAR ESKÝTTÝM – Ahmed Arif

Seni, anlatabilmek seni.
Ýyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.

Ard- arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuþ uyur, zindan uyurdu.
Dýþarda gürül- gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadým,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarýna kan gülleri takayým,
Bir o yana
Bir bu yana...

Seni baðýrabilsem seni,
Dipsiz kuyulara,
Akan yýldýza,
Bir kibrit çöpüne varana,
Okyanusun en ýssýz dalgasýna
Düþmüþ bir kibrit çöpüne.

Yitirmiþ týlsýmýný ilk sevmelerin,
Yitirmiþ öpücükleri,
Payý yok, apansýz inen akþamlardan,
Bir kadeh, bir cýgara, dalýp gidene,
Seni anlatabilsem seni...
Yokluðun, Cehennemin öbür adýdýr
Üþüyorum, kapama gözlerini...


Ahmed ARÝF

KALDIRIMLAR - Necip Fazýl KISAKÜREK

I

Sokaktayým, kimsesiz bir sokak ortasýnda;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlýða saplanan noktasýnda,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.

Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanýk;
Evlerin bacasýný kolluyor yýldýrýmlar.
Ýn cin uykuda, yalnýz iki yoldaþ uyanýk;
Biri benim, biri de serseri kaldýrýmlar.

Ýçimde damla damla bir korku birikiyor;
Sanýyorum, her sokak baþýný kesmiþ devler...
Üstüme camlarýný, hep simsiyah, dikiyor;
Gözüne mil çekilmiþ bir âmâ gibi evler.

Kaldýrýmlar, çilekeþ yalnýzlarýn annesi;
Kaldýrýmlar, içimde yaþamýþ bir insandýr.
Kaldýrýmlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Kaldýrýmlar, içimde kývrýlan bir lisandýr.

Bana düþmez can vermek, yumuþak bir kucakta;
Ben bu kaldýrýmlarýn emzirdiði çocuðum!
Aman, sabah olmasýn, bu karanlýk sokakta;
Bu karanlýk sokakta bitmesin yolculuðum!

Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
Ýki yanýmdan aksýn, bir sel gibi fenerler.
Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler iþitsin;
Yolumun zafer tâký, gölgeden taþ kemerler.

Ne sabahý göreyim, ne sabah görüneyim;
Gündüzler size kalsýn, verin karanlýklarý!
Islak bir yorgan gibi, sýmsýký bürüneyim;
Örtün, üstüme örtün, serin karanlýklarý.

Uzanýverse gövdem, taþlara boydan boya;
Alsa buz gibi taþlar alnýmdan bu ateþi.
Dalýp, sokaklar kadar esrarlý bir uykuya,
Ölse, kaldýrýmlarýn kara sevdalý eþi...

II

Baþýný bir gayeye satmýþ bir kahraman gibi,
Etinle, kemiðinle, sokaklarýn malýsýn!
Kurulup þiltesine bir tahtaravan gibi,
Sonsuz mesafelerin üstünden aþmalýsýn!
Fahiþe yataklardan kaçtýðýn günden beri,
Erimiþ ruhlarýnýz bir derdin potasýnda.
Senin gölgeni içmiþ, onun gözbebekleri;
Onun taþý erimiþ, senin kafatasýnda.

Ýkinizin de ne eþ, ne arkadaþýnýz var;
Sükût gibi münzevî, çýðlýk gibi hürsünüz.
Dünyada taþýnacak bir kuru baþýnýz var;
Onu da, hangi diyar olsa götürürsünüz.

Yaðýz atlý süvari, koþtur, atýný, koþtur!
Sonunda kabre çýkar bu yolun kývrýmlarý.
Ne kaldýrýmlar kadar seni anlayan olur...
Ne senin anladýðýn kadar, kaldýrýmlarý...

III

Bir esmer kadýndýr ki, kaldýrýmlarda gece,
Vecd içinde baþý dik, hayalini sürükler.
Simsiyah gözlerine, bir ân, gözüm deðince,
Yolumu bekleyen genç, haydi düþ peþime der.

Ondan bir temas gibi rüzgâr beni bürür de,
Tutmak, tutmak isterim, onu göðsüme alýp.
Bir türlü yetiþemem, fecre kadar yürür de,
Heyhat, o bir ince ruh, bense etten bir kalýp.

Arkamdan bir kahkaha duysam yaralanýrým;
Onu bir baþkasýna râm oluyor sanýrým,
Görsem pencerelerde soyunan bir karaltý.

Varsýn, bugün bir acý duymasýn gözyaþýmdan;
Bana rahat bir döþek serince yerin altý,
Bilirim, kalkmayacak, bir yâr gibi baþýmdan...

Necip Fazýl KISAKÜREK

Amentü - Ýsmet ÖZEL

Ýnsan
eþref-i mahlûkattýr derdi babam
bu sözün sözler içinde bir yeri vardý
ama bir eylül günü bilek damarlarýmý kestiðim zaman
bu söz asýl anlamýný kavradý
geçti çývgýnlarýn, çýbanlarýn, reklamlarýn arasýndan
geçti tarih denilen tamahkâr tüccarý
kararmýþ rakamlarýn yarýklarýndan sýzarak
bu söz yüreðime kadar alçaldý
damar kesildi, kandýr akacak
ama kan kesilince damardan sýcak
sýmsýcak kelimeler boþandý
aþk için karnýma ve göðsüme
ölüm için yüreðime sürdüðüm eczâ uçtu birden
aþk ve ölüm bana yeniden
su ve ateþ ve toprak
yeniden yorumlandý.

Dilce susup
bedence konuþulan bir çaðda
biliyorum kolay anlaþýlmayacak
kanatlarý kara fücur çiçekleri açmýþ olan dünyanýn
yanýk yaðda boðulan yapýlarýn arasýnda
delirmek hakkýný elde bulundurmak
rahma çaðdaþ terimlerle yanaþmak için
bana deha deðil
belgeler gerekli
kanýtlar, ifadeler, resmi mühür ve imza
gençken
peþpeþe kaç gece yýllarca
acýyan, yumuþak yerlerime yaslanýp uçardým
bilmezdim neden bazý saatler
alaturka vakitlere ayarlý
neden karpuz sergilerinde lüküs yanar
yazgý desem
kötü bir þey dokunmuþ olurdu sanki dudaklarýma
Tokat
aklýma bile gelmezdi
babam onbeþli olmasa.

Meyan kökü kazarmýþ babam kýrlarda
ben o yaþta koltuðumda kitaplar
iþaret parmaðýmda zincir, cebimde sedef çaký
cebimde kýrlangýçlar çýlgýnlýk sayfalarý
kafamda yasak düþünceler, Gide mesela.
Kar yaðarken kirlenen bir þeydi benim yüzüm
her sevinç nöbetinde kusmak sunuldu bana
gecenin anlamý týkansýn diye ýslýk çalar
resimli bir kitaptan çalardým hayatýmý
oysa hergün
merkep kiralayýp da kazýlan kökleri
Forbes firmasýna satan babamdý.

Budur
iþte bir daha korkmamak için korkmaz görünen korku
iþte þehirleri bayýndýr gösteren yalan
iþte mevsimlerin deðiþtiði yerde buharlaþan
kelepçeler, sürgünler, gençlik acýlarýyla
güç bela kurduðum cümle iþte bu;
ten kaygusu yüklü aðýr bir haç taþýmaktan
tenimin olanca aðýrlýðý yok oldu.
Solgun evler, ölü bir dað, iyice solmuþ dudak
bile bir bir çýnlayan
ihtilal haberidir
ve gecenin gümüþ ipliklerden iþlenmiþ oluþu
nisan aylarý gelince vücudu hafifletir
þahlanan grevler içinde kahkahalarým küstah
bakýþlarým beyaz bulutlara karþý obur
marþlara ayarlanmak hevesindeki sesim
gider þehre ve þaraba yaltaklanarak
biraz aðlayabilmek için
fotoðraflar çektirir
babam
seferberlikte mekkâredir.

Ýnsanýn
gölgesiyle tanýmlandýðý bir çaðda
marþlara düþer belki birkaç þey açýklamak
belki ruhlarýn gölgesi
düþer de marþlara
mümkün olur babamý
varlýk sancýsýyla çaðýrmak:
Ezan sesi duyulmuyor
Haç dikilmiþ minbere
Kâfir Yunan bayrak asmýþ
Camilere, her yere

Öyle ise gel kardeþim
Hep verelim elele
Patlatalým bombalarý
Çanlar sussun her yerde

Çanlar sustu ve fakat
binlerce yýlýn yabancýsý bir ses
deðdi minarelere: Tanrý uludur Tanrý uludur
polistir babam
Cumhuriyetin bir kuludur
bense
anlamýþ deðilim böyle maceralardan
ne Godiva geçer yoldan, ne bir kimse kör olur
yalnýz
coþkunluðu karþýsýnda içlendiðim þadýrvan
nüfus cüzdanýmda tuhaf
ekmek damgasý durur
benim iþim bulutlar arþýnlamak gün boyu
etin ýslak tadýna doðru
yavaþ yavaþ uyanmak
çocuk kemiklerinden yelkenler yapýp
hýrsýz cenazelerine bine bine
temiz döþeklerin ürpertisinden çeþme
korkak dualarýndan cibinlikler kurarak
dokunduðum banknotlardan tiksinmeyi itiraz
nakýþsýz yaþamaklarý
silâhlanmak sanarak
çýkardým
boðaza týkanan lokmanýn hartasýný
çýkýnýmda güneþler halka daðýtmak için
halký suvarmak bin saçlarýmda bin ýrmak
ýhtýrdým caddeleri meðer ki mezarlarmýþ
hazýrmýþ zaten duvar sýkýlmýþ bir yumruða
fly Pan-Am
drink Coca-Cola

Tutun ve yüzleþtirin hayatlarý
biri kör bataklarýn çýrpýnýþýnda kutsal
biri serkeþ ama oldukça da haklý.
Ölümler
ölümlere ulanmakta ustadýr
hayatsa bir baþka hayata karþý.

Orada
aþk ve çocuk
birbirine katýþmaz
nasýl katýþmýyorsa baþaklara aðustos sýcaðý
kendi tehlikesi peþinden gider insan
putlarýn dahi damarýndan
aktýðý güne kadar
sürdürür yorucu kovalamacayý.

Hanidir görklü dünya dünyalar içre doðan?
Nerde, hangi yöremizde zihnin
tunç surlardan berkitilmiþ ülkesi
aðzý bayat suyla çalkanmýþ çocuða rahim olan
parti broþürleri yoksa kafiyeler mi?
Hangi cisimdir açýkça bilmek isterim
takvim yapraklarýnýn arasýný dolduran
nedir o katý þey
ki gücü
gönlün daðdaðasýný durultacak?
Hayat
dört þeyle kaimdir, derdi babam
su ve ateþ ve toprak.
Ve rüzgâr.
ona kendimi sonradan ben ekledim
piþirilmiþ çamurun zifiri korkusunu
ham yüreðin pütürlerini geçtim
gövdemi alemlere zerkederek
varoldum kayrasýyla Varedenin
eþref-i mahlûkat
nedir bildim.

(1974)

Ýsmet Özel

GÖÐE BAKMA DURAÐI - Turgut UYAR

Ýkimiz birden sevinebiliriz göðe bakalým
Þu kaçamak ýþýklardan þu þeker kamýþlarýndan
Bebe diþlerinden güneþlerden yaban otlarýndan
Durmadan harcadýðým þu gözlerimi al kurtar
Þu aranýp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunlarý da
Göðe bakalým

Falanca duraða þimdi geliriz göðe bakalým
Ýnecek var deriz otobüs durur ineriz
Bu karanlýk böyle iyi afferin Tanrýya
Herkes uyusun iyi oluyor hoþlanýyorum
Hýrsýzlar polisler açlar toklar uyusun
Herkes uyusun bir seni uyutmam birde ben uyumam
Herkes yokken biz oluruz biz uyumýyalým
Nasýl olsa sarhoþuz nasýl olsa öpüþürüz sokaklarda
Beni býrak göðe bakalým

Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göðe bakalým
Tuttukca güçleniyorum kalabalýk oluyorum
Bu senin eski zaman gözlerin yalnýz gibi aðaçlar gibi
Sularým ýsýnsýn diye bakýyorum ýsýnýyor
Seni aldým bu sunturlu yere getirdim
Sayýsýz penceren vardý bir bir kapattým
Bana dönesin diye bir bir kapattým
Þimdi otobüs gelir biner gideriz
Dönmiyeceðimiz bir yer beðen baþka türlüsü güç
Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
Seni aldým bana ayýrdým durma kendini hatýrlat
Durma kendini hatýrlat
Durma göðe bakalým

Turgut UYAR

Mihriban – Abdurrahim KARAKOÇ

Sarý saçlarýna deli gönlümü
Baðlamýþlar, çözülmüyor Mihriban.
Ayrýlýktan zor belleme ölümü
Görmeyince sezilmiyor Mihriban.

Yâr deyince, kalem elden düþüyor
Gözlerim görmüyor, aklým þaþýyor
Lâmbamda titreyen alev üþüyor
Aþk, kâðýda yazýlmýyor Mihriban.

Önce naz, sonra söz ve sonra hile...
Sevilen, seveni düþürür dile
Seneler, asýrlar deðiþse bile
Eski töre bozulmuyor Mihriban.

Tabiplerde ilâç yoktur yarama
Aþk deyince ötesini arama
Her nesnenin bir bitimi var ama
Aþka hudut çizilmiyor Mihriban.

Boþa baðlanmamýþ bülbül, gülüne
Kar koysan köz olur aþkýn külüne...
Þaþtým kara bahtýn tahammülüne
Taþa çalsam ezilmiyor Mihriban.

Tarife sýðmýyor aþkýn anlamý
Ancak çeken bilir bu derdi, gamý
Bir kördüðüm baþtan sona tamamý...
Çözemedim... Çözülmüyor Mihriban.

Dosta Doðru

Abdurrahim Karakoç

ÇANAKKALE ÞEHÝTLERÝNE – Mehmed Akif ERSOY

Þu Boðaz Harbi nedir? Var mý ki dünyâda eþi?
En kesîf ordularýn yükleniyor dördü beþi,
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya-
Kaç donanmayla sarýlmýþ ufacýk bir karaya.
Ne hayâsýzca tehaþþüd ki ufuklar kapalý!
Nerde -gösterdiði vahþetle- "bu: bir Avrupalý!"
Dedirir -yýrtýcý, his yoksulu, sýrtlan kümesi,
Varsa gelmiþ, açýlýp mahbesi, yâhud kafesi!

Eski Dünyâ, Yeni Dünyâ, bütün akvâm-ý beþer,
Kaynýyor kum gibi, tûfan gibi, mahþer mahþer. (1)
Yedi iklîmi cihânýn duruyor karþýna da, (2)
Ostralya'yla berâber bakýyorsun: Kanada!
Çehreler baþka, lisanlar, deriler rengârenk;
Sâde bir hâdise var ortada: Vahþetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâ'ûna da züldür bu rezîl istîlâ!
Ah o yirminci asýr yok mu, o mahlûk-i asîl,
Ne kadar gözdesi mevcûd ise, hakkýyle sefîl,
Kustu Mehmedciðin aylarca durup karþýsýna;
Döktü karnýndaki esrârý hayâsýzcasýna.
Maske yýrtýlmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahrîbe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiþ ki: Eder her biri bir mülkü harâb.

Öteden sâikalar parçalýyor âfâký;
Beriden zelzeleler kaldýrýyor a'mâký;
Bomba þimþekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göðsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altýnda cehennem gibi binlerce laðam,
Atýlan her laðamýn yaktýðý: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müdhiþ tipidir: Savrulur enkaaz-ý beþer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boþanýr sýrtlara, vâdîlere, saðnak saðnak.
Saçýyor zýrha bürünmüþ de o nâmerd eller,
Yýldýrým yaylýmý tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangýný, durmuþ da açýk sînelere,
Sürü hâlinde gezerken sayýsýz tayyâre.
Top tüfekten daha sýk, gülle yaðan mermîler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdîde güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmýndan;
Alýnýr kal'â mý göðsündeki kat kat îman?
Hangi kuvvet onu, hâþâ, edecek kahrýna râm?
Çünkü te'sis-i Ýlâhî o metîn istihkâm.

Sarýlýr, indirilir mevki'-i müstahkemler,
Beþerin azmini tevkîf edemez sun'-i beþer;
Bu göðüslerse Hudâ'nýn ebedî serhaddi;
"O benim sun'-i bedî'im, onu çiðnetme" dedi.
Âsým'ýn nesli...diyordum ya...nesilmiþ gerçek:
Ýþte çiðnetmedi nâmûsunu, çiðnetmeyecek.

Þühedâ gövdesi, bir baksana, daðlar, taþlar...
O, rükû olmasa, dünyâda eðilmez baþlar,
Yaralanmýþ tertemiz alnýndan, uzanmýþ yatýyor, (3)
Bir hilâl uðruna, yâ Rab, ne güneþler batýyor!

Ey, bu topraklar için topraða düþmüþ asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alný deðer.
Ne büyüksün ki kanýn kurtarýyor Tevhîd'i...
Bedr'in arslanlarý ancak, bu kadar þanlý idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsýn?
"Gömelim gel seni târîhe" desem, sýðmazsýn.
Herc ü merc ettiðin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istîâb.
"Bu, taþýndýr" diyerek Kâ'be'yi diksem baþýna;
Rûhumun vahyini duysam da geçirsem taþýna;
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namýyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmýyle;
Mor bulutlarla açýk türbene çatsam da tavan, (4)
Yedi kandilli Süreyyâ'yý uzatsam oradan;
Sen bu âvîzenin altýnda, bürünmüþ kanýna,
Uzanýrken, gece mehtâbý getirsem yanýna,
Türbedârýn gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvîzeni lebriz etsem;
Tüllenen maðribi, akþamlarý sarsam yarana...
Yine bir þey yapabildim diyemem hâtýrana.

Sen ki, son ehl-i salîbin kýrarak savletini,
Þarkýn en sevgili sultâný Salâhaddîn'i,
Kýlýç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, Ýslâm'ý kuþatmýþ, boðuyorken hüsran,
O demir çenberi göðsünde kýrýp parçaladýn;
Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmý adýn;
Sen ki, a'sâra gömülsen taþacaksýn...Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...

Ey þehîd oðlu þehîd, isteme benden makber,
Sana âgûþunu açmýþ duruyor Peygamber.

(1) Ýlk baskýlarda: ...kum gibi, mahþer mi, hakîkat mahþer.
(2) Ýlk baskýlarda: ...duruyor karþýnda,
(3) Ýlk baskýda: Vurulup tertemiz alnýndan, uzanmýþ yatýyor,
(4) Ýlk baskýlarda: Ebr-i nîsâný açýk...

[Safahât: Altýncý Kitap-Âsým]

Mehmet Akif ERSOY

Sürgün Ülke - Sezai Karakoç

II

Gelin gülle baþlayalým atalara uyarak
Baharý koklayarak girelim kelimeler ülkesine
Bir anda yükselen bir bülbül sesi
-Erken erken karlar ortasýnda
Güneþ dönmüþ ýþýk saçan bir yumurta-
Bana geri getirir eski günleri
...Paslanmýþ demir bir kapý açýlýr
Küf tutmuþ kilitler gýcýrdarken
Ta karanlýklar içinde birden
Bir türkü gibi yükselirsin sen
Fýsýldarým sana yýllarca içimde biriken
Söyleyemediðim ateþten kelimeleri
Þuuraltým patlamýþ bir bomba gibi
Saçar ortalýða zamanýn
Aðaran saçýn toz topraðýný
Bana ne Paris'ten
Newyork'tan Londra'dan
Moskova'dan Pekin'den
Senin yanýnda
Bütün türedi uygarlýklar umurumda mý
Sen bir uygarlýk oldun bir ömür boyu
Geceme gündüzüme
Gözlerin
Lale Devrinden bir pencere
Ellerin
Baki'den Nefi'den Þeyh Galib'den
Kucaðýma dökülen
Altýn leylak

III

Ölüler gelmiþ çitlembikler sarmaþýklarla
Týrmanmýþlar surlarýma burçlarýma
Kimi ýrmaklardan yansýma
Kimi kayalardan kýrpýlma
Kimi öteki dünyadan bir çarpýlma
Ýçi ölümle dolu
Dönen bir huni
Doðarken güneþ
Kesilmiþ ölü yüzlerden
Bir mozayik minyatürlerden
Dokunur tenimize
Soðuk bir azrail ürpertisiyle ay
Ve birden senin sesin gelir dört yandan
Menekþe kokulu sütunlardan
Komþu daðlardaki nergislerden leylaklardan
Gözlerine ait belgeler sunulur
Ey aþkýn kutlu kitabý
Uçarý hayallere yataklýk eden
Peri bacalarýnýn yasaðý
Gönlümün celladý acý mezmur
Bana býraktýðýn yazýt bu mudur
Ölüm geldi bana düðün armaðanýn gibi
Senden bir gök
Senden yýldýzlar ördüler
Ateþ böcekleri
O gece dört yanýma
Ey bitmeyen kalbimin samanyolu destaný
Sen bir anne gibi tuttun ufuklarý
Ve çocuklar gülle anne arasýnda
Seninle güller arasýnda
Tuhaf bir ýþýk bulup eridiler
Çocuklar dað hücrelerinde erdiler
Aramýzdaki sýrra
Bir de ay ýþýðýnda büyüyen fýsýltýlar
Gençlik monologlarý
Seni alýp kaybolmuþ zamanýn çaðýltýsýndan
Bana getiren
Yasamýz vardý
Öfkeyle yazardýn sen bir yüzüne
Ölür ölür okurdum öbür yüzünde ben

IV

Senin kalbinden sürgün oldum ilkin
Bütün sürgünlüklerim bir bakýma bu sürgünün bir süreði
Bütün törenlerin þölenlerin ayinlerin yortularýn dýþýnda
Sana geldim ayaklarýna kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layýk olmasam da
Uzatma dünya sürgünümü benim
Güneþi bahardan koparýp
Aþkýn bu en onulmazýndan koparýp
Bir tuz bulutu gibi
Savuran yüreðime
Ah uzatma dünya sürgünümü benim
Nice yorulduðum ayakkabýlarýmdan deðil
Ayaklarýmdan belli
Lambalar eðri
Aynalar akrep meleði
Zaman çarpýlmýþ atýn son hayali
Ev miras deðil mirasýn hayaleti
Ey gönlümün doðurduðu
Büyüttüðü emzirdiði
Kuþ tüyünden
Ve kuþ sütünden
Geceler ve gündüzlerde
Ýnsanlýða anýt gibi yükselttiði
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim

Bütün þiirlerde söylediðim sensin
Suna dedimse sen Leyla dedimse sensin
Seni saklamak için görüntülerinden faydalandým Salome'nin Belkýs'ýn
Boþunaydý saklamaya çalýþmam öylesine aþikarsýn bellisin
Kuþlar uçar senin gönlünü taklit için
Ellerinden devþirir bahar çiçeklerini
Deniz gözlerinden alýr sonsuzluðun haberini
Ey gönüllerin en yumuþaðý en derini
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim

Yýllar geçti saban olumsuz iz býraktý toprakta
Yýldýzlara uzanýp hep seni sordum gece yarýlarýnda
Çatý katlarýnda bodrum katlarýnda
Gölgendi gecemi aydýnlatan eþsiz lamba
Hep Kanlýca'da Emirgan'da
Kandilli'nin kurþuni þafaklarýnda
Seninle söyleþip durdum bir ömrün baharýnda yazýnda
Þimdi onun birdenbire gelen sonbaharýnda
Sana geldim ayaklarýna kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layýk olmasam da
Ey çaðdaþ Kudüs (Meryem)
Ey sýrrýný gönlünde taþýyan Mýsýr (Züleyha)
Ey ipeklere yumuþaklýk baðýþlayan merhametin kalbi
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim

Daðlarýn yýkýlýþýný gördüm bir Venüs bardaðýnda
Köle gibi satýldým pazarlar pazarýnda
Güneþin sarardýðýný gördüm Konstantin duvarýnda
Senin hayallerinle yandým düþlerin civarýnda
Gölgendi yansýyýp duran bengisu pýnarýnda
Ölüm düþüncesinin beni sardýðý þu anda
Verilmemiþ hesaplarýn korkusuyla
Sana geldim ayaklarýna kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layýk olmasam da
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim

Ülkendeki kuþlardan ne haber vardýr
Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardýr
Aþk celladýndan ne çýkar madem ki yar vardýr
Yoktan da vardan da ötede bir Var vardýr
Hep suç bende deðil beni yakýp yýkan bir nazar vardýr
O þarkýya özenip söylenecek mýsralar vardýr
Sakýn kader deme kaderin üstünde bir kader vardýr
Ne yapsalar boþ göklerden gelen bir karar vardýr
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardýr
Yanmýþsam külümden yapýlan bir hisar vardýr
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardýr
Sýrlarýn sýrrýna ermek için sende anahtar vardýr
Göðsünde sürgününü geri çaðýran bir damar vardýr
Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlý bir çýnar vardýr
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili

Sezai Karakoç

SESSÝZ GEMÝ - Yahya Kemal BEYATLI

Artýk demir almak günü gelmiþse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuþ gibi sessizce alýr yol;
Sallanmaz o kalkýþta ne mendil ne de bir kol.
Rýhtýmda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.
Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranlý hayatýn ne de son matemidir bu!
Dünyada sevilmiþ ve seven nafile bekler;
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.
Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.

Yahya Kemal BEYATLI

SAKARYA TÜRKÜSÜ –Necip Fazýl KISAKÜREK

Ýnsan bu, su misali, kývrým kývrým akar ya;
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuþlardan, hep basamak basamak;
Benimse alýn yazým, yokuþlarda susamak.
Her þey akar, su, tarih, yýldýz, insan ve fikir;
Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.
Akýþta demetlenmiþ, büyük, küçük, kâinat;
Þu çýkan buluta bak, bu inen suya inat!
Fakat Sakarya baþka, yokuþ mu çýkýyor ne,
Kurþundan bir yük binmiþ, köpükten gövdesine;
Çatlýyor, yýrtýnýyor yokuþu sökmek için.
Hey Sakarya, kim demiþ suya vurulmaz perçin?
Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur,
Sýrtýna Sakaryanýn, Türk tarihi vurulur.
Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mý düþtü bu yük?
Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük!..

Ne aðýr imtihandýr, baþýndaki, Sakarya!
Binbir baþlý kartalý nasýl taþýr kanarya?

Ýnsandýr sanýyordum mukaddes yüke hamal.
Hamallýk ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,
Yalnýz acý bir lokma, zehirle piþmiþ aþtan;
Ve ayrýlýk, anneden, vatandan, arkadaþtan.
Þimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân;
Kehkeþanlara kaçmýþ eski güneþleri an!
Hani Yunus Emre ki, kýyýnda geziyordu;
Hani ardýna çil çil kubbeler serpen ordu?
Nerede kardeþlerin, cömert Nil, yeþil Tuna;
Giden þanlý akýncý, ne gün döner yurduna?
Mermerlerin nabzýnda hâlâ çarpar mý tekbir?
Bulur mu deli rüzgâr o sedayý: Allah bir!
Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
Sakarya, kandillere katran döktü geceler.

Vicdan azabýna eþ, kayna kayna Sakarya,
Öz yurdunda garipsin, öz vatanýnda parya!

Ýnsan üç beþ damla kan, ýrmak üç beþ damla su;
Bir hayata çattýk ki, hayata kurmuþ pusu.
Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;
Siz, hayat süren leþler, sizi kim diriltecek?
Kafdaðýný assalar, belki çeker de bir kýl!
Bu ifritten sualin, kýlýný çekmez akýl!
Sakarya; sâf çocuðu, mâsum Anadolu'nun,
Divanesi ikimiz kaldýk Allah yolunun!
Sen ve ben, gözyaþiyle ýslanmýþ hamurdanýz;
Rengimize baksýnlar, kandan ve çamurdanýz!
Akrebin kýskacýnda yoðurmuþ bizi kader;
Aldýrma, böyle gelmiþ, bu dünya böyle gider!
Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
Sen kývrýl, ben gideyim, Son Peygamber Kýlavuz!

Yol onun, varlýk onun, gerisi hep angarya;
Yüzüstü çok süründün, ayaða kalk, Sakarya!...

Necip Fazýl KISAKÜREK

Sana, Bana, Vatanýma, Ülkemin Ýnsanlarýna Dair - Erdem BEYAZIT

``Telgrafýn tellerini kurþunlamalý’’
Öyle deðildi bu türkü bilirim
Bir de içime
-Her istasyonda duran sonra tekrar yürüyen-
Bir posta katarý gibi simsiyah dumanlar dökerek
Bazan gelmesi beklenen bazan ansýzýn çýkagelen
Haberler bilirim mektuplar bilirim.

Gamdan daðlar kurmalýyým
Kayalarý kelimeler olan
Kýrk ikindi saymalýyým
Kýrk gün hüzün boþaltan omuzlarýma saçlarýma
Saçlarýnýn akýþýný anar anmaz omuzlarýndan
Baþtan ayaða ýslanmalýyým
Gam daðlarýna çýkýp naralar atmalýyým.

Ýçimde kaynayan bir mahþer var
Bu mahþer birde annelerinin kalbinde kaynar
Çünkü onlar yün örerken pencere önlerinde
Ya da çamaþýr sererken bahçelerinde
Birden alýverirler kara haberini
Okul dönüþü bir trafik kazasýnda
Can veren oðullarýnýn.

Bir de gencecik aþýklarýn yüreklerini bilirim
Bir dolmuþta yorgun þoförler için bestelenmiþ
Bir þarkýdan bir kelime düþüverince içlerine
Karanlýk sokaklarýna dalarak þehirlerin
Beton apartmanlarýn saðýr duvarlarýný yumruklayan
Ya da melal denizi parklarýn ýssýz yerlerinde
Örneðin Hint Okyanusu gibi derin
Ýsyanýn kapkara sularýna dalan.

Nice akþamlar bilirim ki
Karanlýðýný
Bir millet hastanesinde
Dokuz kiþilik kadýnlar koðuþu koridorunda
Baþýný kalorifer borularýna gömmüþ
Beyaz giysilerinden uykular dökülen tabiplerden
Haber sormaya korkan
Genç kýzlarýn yüreðinden almýþtýr.

Bir de baharlar bilirim
Apartman odalarýnda büyüyen çocuklarýn bilmediði bilemeyeceði
Anadolu bozkýrlarýnda
Ýstanbul’dan çýkýp Diyarbekir’e doðru
Tekerleri yamalý asfaltlarý bir aðustos susuzluðu ile içen
Cesur otobüs pencerelerinden
Bilinçsiz bir baþ kaymasý ile görülen
Evrensel kadýnlarýn iki büklüm çapa yaptýklarý tarla kenarlarýnda
Çýplak ayaklarý yumuþak topraklara batmýþ ýrgat çocuklarýnýn
Bir ellerinde bayat bir ekmeði kemirirken
Diðer ellerinde sarkan yemyeþil bir soðanla gelen.

Yazlar bilirim memleketime özgü
Yiðit köy delikanlýlarýnýn
Ýncir çekirdeði meselelerle birbirlerini kurþunladýklarý
Birinin ölü dudaklarýndan sýzan kan daha kurumadan
Üstüne cehennem güneþlerde göðermiþ mor sinekler konup kalkan
Diðeri kan ter içinde yayla yollarýnda
Mavzerinin demirini alnýna dayamýþ
Yüreði susuzluktan bunalan
Ýçinden mahpushane çeþmeleri akan
Ansýzýn parlayan keklikleri jandarma baskýný sanýp
Apansýz silahýna davranan
Nice delikanlýlarýn figüranlýk yaptýðý
Yazlar bilirim memleketime özgü

Güzler bilirim ülkeme dair
Karþýlýksýz kalmýþ bir sevda gibi gelir
Kalakalmýþ bir kýyýda melül ve tenha
Kalbim gibi
Kaybolmuþ daracýk ceplerinde elleri
Titreyen kenar mahalle çocuklarý
Bir sýcak somun için, yalýn kat bir don için
Dökülürler bulvarlara yapraklar gibi.

Kadýnlar bilirim ülkeme ait
Yürekleri Akdeniz gibi geniþ, soluðu Afrika gibi sýcak
Göðüsleri Çukurova gibi münbit
Dað gibi otururlar evlerinde
Limanlar gemileri nasýl beklerse
Öyle beklerler erkeklerini
Yaslandýn mý çýnar gibidir onlar sardýn mý umut gibi.

Ýsyan þiirleri bilirim sonra
Kelimeler ki tank gibi geçer adamýn yüreðinden
Harfler harp düzeni almýþtýr mýsralarýnda
Kimi bir vurguncuyu gece rüyasýnda yakalamýþtýr
Kimi bir soygun sofrasýnda ýþýklý sofralarda
Hýrsýzýn gýrtlaðýna týkanmýþtýr.

Müslüman yürekler bilirim daha
Kýzdý mý cehennem kesilir sevdi mi cennet
Eller bilirim haþin hoyrat mert
Alýnlar görmüþüm ki vatanýmýn coðrafyasýdýr
Her kýrýþýðý sorulacak bir hesabý
Her çizgisi tarihten bir yapraðý anlatýr.

Bütün bunlarýn üstüne
Hepsinin üstüne sevda sözleri söylemeliyim
Vataným milletim tüm insanlar kardeþlerim
Sonra sen gelmelisin dilimin ucuna adýn gelmeli
Adýn kurtuluþtur ama söylememeliyim
Can kuþum, umudum, caným sevgilim.

Erdem Bayazýt 
 
edebiyat þiir þair günün þiiri
Bu Haber 857 defa okunmuþtur.
 
Yorum Ekleyin